Kertenkele avında bazen artistlikte olmalı. Dedem bir şapka, bir sopa alıp geldi. Ben de bir şapka, bir çift eldiven ve bir kavanozla geldim. En havalısı benimkiydi. Ama havalılığı arttıran da dedemdi. Neyse, kertenkele avının başlangıcı böyle işte. Size anlatacağım nasıl bir sonu olduğunu ve nasıl yorucu bir zaman olduğunu ve bütün otların arasını karıştırmayı. Ama en yorucusu, en endişe gerektiricisi kertenkele bulmak. Buna doğru da yanlış da diyebilirsiniz ama sonuçta kertenkele avcısı benim!
Görüyorsunuz dediğim gibi yeşil ve kahverengi. Kafası mavi değil, zaten o da gözükmüyor. Size söylemiş miydim söylememişmiydim bilmiyorum ama yine söyleyeceğim kafası mavi, gövdesi yeşil kuyruğu ve arka bacakları da kahverengi. Bu arada vücudunda iki tane ön ayak var ve bu ön ayaklarda yeşil. Sadece söylemiş olayım dedim :)
Kertenkelenin yerinde olsaydım üzülürdüm. Normal, siz de üzülürdünüz. Bir kavanozun içine tıkılı kalmak. Hiç hoşuma gitmez. Sizin de gitmez. Gitmezse de şaşırmam.
Burada gördüğünüz benim. Sonunda size kendimin tuttuğunu ispatladım, veya ispatlamadım. Herkes içine kertenkele koyulmuş bir kavanozu eline alabilir. Ama kertenkele yakalamak başka bir şey. Bu yüzden dedim.. Böyle mutlu bir poz kesinlikle kertenkele yakaladığımı açıklıyor.
Ama siz inandınız mı hala bilmiyorum.